21 Ekim 2011 Cuma


Hep derler ya, dünya hızla değişiyor diye. Aslında dünya o kadar da hızlı değişmiyor. Dünyayı algılamamızdaki değişiklik ile dünyanın değişimi birleşince çok hızlıymış gibi geliyor. Çocukken dunyayı nasıl algılıyorduk, şimdi nasıl, ilerde nasıl olacak.. Belki biz, dünyadan daha hızlı değişiyoruz? Dünya bize ayak uyduramıyor belki de. Çocukken kurduğunuz hayaller, düşünceler ile şimdiki hayallerinizi, düşüncelerinizi karşılaştırın bakalım; hayalleriniz ne kadar değişmiş? Peki o günden bu güne dünya ne kadar değişmiş? Karşı koyamadığınız, bir daha asla geriye dönemediğiniz bir değişim.. Ne yaparsanız yapın o değişimi durduramayacaksınız. Geçmişi hep özleyeceksiniz, geleceğe hep hayaller kurarak umutla bakacaksınız, bugünü de farkında olmadan geçireceksiniz.

---------

Bazı insanlarla yaşadığınız şeyleri asla silemiyorsunuz içinizden. Sildim deseniz de, defterleri kapatıp rafa kaldısanız da yalan oluyor. Bir de bakıyorsunuz farkında olmadan defter önünüzde yeniden açılıyor. Sonra yine rafa kaldırıyorsunuz, sonra yine açılıyor. Çözümü yok heralde bunun.

18 Ekim 2011 Salı

Herkes sonbaharın geldiğiyle ilgili yazılar yazıyordu. En çok da Cahit Zarifoğlu'nun "Bir ölüm vefalı bir de sonbahar" sözünü paylaşıyordu insanlar. Aynı sözü onlarca defa görmekten gına gelmişti :) Bugün ilk defa ben de hissettim sonbaharı. Çok sert bi rüzgâr vardı dışarda. Yerler neredeyse yapraktan görünmüyordu. Dilime birden Kaf Dağının Ardında şarkısı dolandı. Mırıldana mırıldana yürüdüm sokakta. Eve gelince ise yansımalar listesi ile devam ettirdim. 

Sobayı yaktıktan sonra camın kenarında loş ışıkta kitap okumak ise başka güzeldi. 

Yalnızlık da bazen tatlı oluyor.

Velhasılı Ankara'da sonbahar başladı benim için.

Ek: Bu akşam ilk ayvayı da yedim :)

5 Ekim 2011 Çarşamba

2 Ay Sonra


Yeniden blog yazma yetisine/alışkınlığına/isteğine kavuştum galiba :) 2 ay olmuş yazmayalı,  ne yaptın diye sormayın hiç hatırlamıyorum. Bir ara İstanbul'da staj yaptım o kadar. En son hatırladığım şey ise 2 gün önce bizim sınıfın ilk düğününe gitmiş olmam. Ben mi? Uzatmalara girdim okulda. 2 sene daha okuldaymışım gibi görünüyor. Bu arada işe başladım, yarı zamanlı yazılımcıyım artık.

Kış geldi, eve sobayı kurduk. Özlemişim sobanın sıcaklığını. İlk yaktığımız akşam sanki evi değil de ruhumu ısıttı mübarek. Seneye büyük ihtimalle sobasız bir evde oluruz, özlerim kendisini. Son senemizi mutlu geçirelim istiyorum sobamızla. Gerçi babannem, kombili ev de olsa ben sobadan tarafım, soba yakarım(?) diyor ama bakacaz artık. Geçmişteki her "zorluk" gibi sobayı da özleyeceğimden eminim..